Tartışma : Iş Güvenliği Uzmanlığına Bir De Bu Pencereden Bakalım Mı?

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
2004 yılında çıkarılan iş güvenliği uzmanlarının görev yetki sorumlulukları ve eğitimleri hak. Yönetmelik ile 4857 sayılı İş Kanunu’na uygun istihdam edilecek iş güvenliği uzmanları belirlenmişti.

Neydi şartlar? Bi hatırlayalım ;

A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası:

b)Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak
en az sekiz yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sınavda başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara,

verilir

B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası;

Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş güvenliği ile ilgili olarak
en az üç yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sertifika eğitim programına katılan ve sınavda başarılı olmak kaydı ile B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası verilir.

Öncelikle 2006 yılında C sertifikası almış biri olarak şu an eskilere verilen sertifikalar diyenlere o zamanki iş güvenliği uzmanı olma şartını göstermek istedim.

A veya B olabilmek için 8 ve 3 yıl iş güvenliği ile ilgili çalışma yaptığını belgeleyen demek suretiyle uzmanlık şartı tanınmıştı. Tabi o zamanlarda bu şartları sağlayacak en büyük özel sektör çalışanları Maden Mühendisleri idi. Yaptıkları fenni nezaretçi, teknik nezaretçi ve diğer çalışmalarını kayıt altına aldıkları noter onaylı defter ile ispat edebiliyorlardı. Belki neden piyasada bu kadar çok A sınıfı uzmanın Maden Mühendisi olmalarını anlamış oluruz.

B’lerin de durumları bu şekilde idi, yani ya maden mühendisi olacak yada kurumsal bir şirkette kurullarda yada iş güvenliği ile ilgili toplantılarda imza atan arkadaşlar için verilen bir haktı.

Nitekim piyasada 2006 Mayıs ayından sonra iş güvenliği uzmanı çıkmadı.

O zamanlardaki sayılar maalesef yetersiz kaldı. Arkadan destek verecek yeni uzmanlar gelemedi, girdap çok büyüdü ve iş kanunu’nun uzmanlık ile ilgili kısımlarındaki belirsizlik müfettişlere de yansıdı. 2010 da başka bir dava ve sonunda geldik 2012 İş sağlığı ve güvenliği Kanununa.

İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Fakülte;

Bu zamana kadar yaşanılan süreçlerde yapılan en büyük hata;

Bakanlığın YÖK ile birlikte 4 yıllık bir iş sağlığı ve güvenliği bölümünün açılmamasıydı.

2000 yılında kurulan iş sağlığı ve güvenliği meslek yüksek okulları ile birlikte fakültesi açılmış olsaydı bölüm, şu an hem bilimsel hem de piyasanın da istediği şekilde A B C ne derseniz artık bir çok uzmana sahip olurdu.

Şimdiki yazacaklarıma bir çok kişi kızacak ancak eskiden bu uygulama olsaydı ne olurdu gibi düşünmenizi isteyeceğim.

Teknikerler için;

- Meslek yüksek okulundan mezun olan arkadaşlara da iş güvenliği uzmanlığı hakkı yerine iş güvenliği teknikeri yani mezun oldukları ünvanları ile mesleğe kazandırılmalıydı.

Nedenlerini sıralayacak olursak;

1. iş bulamama kaygılarını ortadan kaldırmak için ; işyeri hekimlerinin yönetmeliğinde olduğu gibi; nasıl doktorun tam zamanlı olmadığı yerde diğer sağlık personeli görevlendiriliyorsa,

iş güvenliği uzmanlarının tam zamanlı çalışmadığı yerlerde de iş güvenliği teknikerleri çalıştırılır şeklinde yapılacak düzenleme ile süre vs. halledilirdi.

Bu sayede hem saha uygulamaları daha güvenli olur hem uzman kişiler arkalarında bu işten anlayan birilerinin varlığı ile sahada olmadıklarında ne olacak korkusu yaşamazlardı. Artı işveren de iş güvenliği konusunda görevlendirme zorunluluğu ile asla iş kaygısı olmazdı bu arkadaşların.

2. İsg tekniker arkadaşlar ayrıca yüksek lisans yapma hakkına sahip olmadıkları için, onları bir yüksek ile şu anda geçebilecek çok sayıda mühendis ve teknik elemanların arkalarında kalmaktadır. Bu da kendileri açısından bir haksızlık ve adaletsizlik yaratmaktadır.

Bir başka konu ;

İş güvenliği alanında yüksek lisans yapmak;

Bu konuda da mevcut düzenlemeler sadece insanların bir an önce B sınıfına yükselmelerine yardımcı olmak üzere kurulmuştur. Ve bu konuda da özel üniversiteler birkaç yıldır insanları sömürerek iyi rant elde etmişlerdir.

Oysa yüksek lisansın amacı birey için farkındalık yaratarak, yaptığı çalışmalara bilimsellik çerçevesinde hem günümüz hem de ilerde kullanılacak nitelikli bilgi yaratmalıdır. Özünde iş sağlığı ve güvenliği yüksek lisansı bu amaca hizmet etmeli ve mutlaka ve mutlaka tezli olmalıdır.

Bu konuda bakanlığın planlamasını gözden geçirerek, iş güvenliği vizyonuna uygun, gelişme odaklı çalışmalar yapmasını umut ediyorum.


Gelelim son duruma;

Son yönetmelik değişikliği tamamen bir hayal kırıklığı. Herkesin tek derdinin prim gün sayısı olması da iş güvenliğine bakış açımızın ne olduğunu gösteriyor.

Daha önce de bir konuda bu meslek bu kadar aşağılanmamalıydı demiştim. Gerçekten iş güvenliğini ne bakanlık ne işveren ne de bizler düşünüyoruz. Tek dert A veya B olarak büyük paralar kazanma isteği ve hırsı.

Bazı arkadaşlar hemen başka mecralara çekecek yazdıklarımı ancak 2004’ten önce ve sonra uzmanlık belgesi alma şartlarından bugüne gelindiğindeki durum içler acısı. Ben 10 yıldır çalışıyorsam zaten bir sürü şey görmüşümdür mantığı ile peki 10 yıl öncesinde neden eğitime katılmadın diye sorsam ne dersiniz?

Ayrıca bir çok çalışma yapmış olabilirsiniz ancak iş güvenliği gözünden mi yoksa üretim odaklı mı çalışmalar yaptınız? Ayrıca bir iş kazasında illa ki el kol kopması yada ölüm vb. olduğunda seyirci miydiniz yoksa birebir ilgilendiniz kazayı irdelediniz mi? Ya da bir hafif yaralanmalı kazayı iş kazası olarak görüyor muydunuz?

Örnekler çoğaltılabilir, ben kimsenin A veya B olmasına karşı olan biri değilim, sadece bu işin kademe kademe olarak mesleki dolgunluk ile yürütülmesi gerektiğini düşünen biriyim.

Yeni yönetmelikte gördüğüm bir başka saçmalık ise süreler ki biraz hesap yapmamız gerekli ;

Az tehlikeli : 6 dk / kişi X 12 ay : 72 dk eder, yani 1 saat 12 dk kişi başı yıllık süremiz

Tehlikeli : 8 dk / kişi X 12 ay : 96 dk eder , 1 saat 36dk kişi başı yıllık süremiz

Çok Tehlikeli : 12 dk / kişi X 12 ay = 144 dk eder 2 saat 24 dk kişi başı yıllık süremiz

Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hk. Yönetmelikteki süreler ile de kıyaslama yapacak olursak ;

Az tehlikeli : 8 saat

Tehlikeli : 12 saat

Çok tehlikeli : 16 saat

Sadece bu örnek ile bile ne kadar saçma durumla karşı karşıya olduğumuz ortada iken çalışmalarımızı nasıl planlayacağımız, nasıl verim alacağımız tamamen bir muamma.

Öte yandan fizikçi uzman arkadaşlara bakanlığımızın CERN’den bile öle önemli bir görev verdiğini gördüm. IŞINLAMA yöntemi konusunu dünyaya kazandırmanızı bekliyorum.

Çalışma süresinden sayılmayacak yolda geçen sürelerimiz çünkü, lütfen çözüm getirin :)

Bu çalışma süresi için de yapılacak şey , bakanlığın düzenleme yapmasıdır. Gerçi 2. Düzenleme oldu dikiş tutmadı 3 olur 4 olur bu yönetmelik .

Son olarak;

Çıkan kanun ve yönetmeliklerdeki sorumluluklarımızın bilincinde olmadan, yaşanacak kaza ve ölümlerden, özellikle ihmallerimizden doğabilecek sıkıntılı süreçler bizleri beklemektedir. Hem maddi tazminat davalarının, hem hapis cezası ile karşılacak olmanın, hem de vicdanen yaşanacak belki bir ömür boyu üzerimizde taşıyacağımız yüklerin farkında olmamız gerekli.

İş güvenliğini çok para kazanmak olarak görmeyelim. A ve B bolluğunda da bu paralarda yaşanacak düşüşleri de aklınızın bir köşesine yazmanızı tavsiye ederim.

Yapılması gereken tek düzenleme;

Bu kanunun yürürlük sürelerini ( 50 ve altı tehlikeli – çok tehlikeli) minimum 2014 sonuna kadar ertelemektir. Neden 2014 sonu, kısaca ona da değineyim, 2010 2011 yıllarında C olan arkadaşlar en kötü ihtimalle 2014 sonunda B olacaktır. Ayrıca B lerin A olarak çalışma sürelerini de değiştirerek soruna çözüm getirilebilir.

Şu anki yönetmelikteki düzenlemelerde çalışan kardeşlerimize yapılan haksızlıklar ve adaletsizlikler nedeniyle dava sebebidir. Bayram sonrasında itirazların geleceğini biliniz.

Unutmadan : herkes ders çalışma ve sınava hazırlanma derdinde , madem yüksek primli arkadaşlar B veya A olma konusunda kendine güveniyor , sınav sorusu hazırlığı veya ekstra hazırlık yapmadan girin ve geçin efendim.


Hepinize iyi bayramlar..
 

ebru isg

Banned
Katılım
5 Tem 2013
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Meslek
Uzman (C)
:(
 

semihsahu

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
10 Eyl 2013
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Meslek
Uzman Adayı (C)
Öte yandan fizikçi uzman arkadaşlara bakanlığımızın CERN’den bile öle önemli bir görev verdiğini gördüm. IŞINLAMA yöntemi konusunu dünyaya kazandırmanızı bekliyorum. bu ne demek açar mısın?
 

Deniz Devrim

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
17 Şub 2013
Mesajlar
131
Tepki puanı
103
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (A)
2004 yılında çıkarılan iş güvenliği uzmanlarının görev yetki sorumlulukları ve eğitimleri hak. Yönetmelik ile 4857 sayılı İş Kanunu’na uygun istihdam edilecek iş güvenliği uzmanları belirlenmişti.

Neydi şartlar? Bi hatırlayalım ;

A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası:

b)Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak
en az sekiz yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sınavda başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara,

verilir

B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası;

Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş güvenliği ile ilgili olarak
en az üç yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sertifika eğitim programına katılan ve sınavda başarılı olmak kaydı ile B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası verilir.

Öncelikle 2006 yılında C sertifikası almış biri olarak şu an eskilere verilen sertifikalar diyenlere o zamanki iş güvenliği uzmanı olma şartını göstermek istedim.

A veya B olabilmek için 8 ve 3 yıl iş güvenliği ile ilgili çalışma yaptığını belgeleyen demek suretiyle uzmanlık şartı tanınmıştı. Tabi o zamanlarda bu şartları sağlayacak en büyük özel sektör çalışanları Maden Mühendisleri idi. Yaptıkları fenni nezaretçi, teknik nezaretçi ve diğer çalışmalarını kayıt altına aldıkları noter onaylı defter ile ispat edebiliyorlardı. Belki neden piyasada bu kadar çok A sınıfı uzmanın Maden Mühendisi olmalarını anlamış oluruz.

B’lerin de durumları bu şekilde idi, yani ya maden mühendisi olacak yada kurumsal bir şirkette kurullarda yada iş güvenliği ile ilgili toplantılarda imza atan arkadaşlar için verilen bir haktı.

Nitekim piyasada 2006 Mayıs ayından sonra iş güvenliği uzmanı çıkmadı.

O zamanlardaki sayılar maalesef yetersiz kaldı. Arkadan destek verecek yeni uzmanlar gelemedi, girdap çok büyüdü ve iş kanunu’nun uzmanlık ile ilgili kısımlarındaki belirsizlik müfettişlere de yansıdı. 2010 da başka bir dava ve sonunda geldik 2012 İş sağlığı ve güvenliği Kanununa.

İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Fakülte;
Bu zamana kadar yaşanılan süreçlerde yapılan en büyük hata;

Bakanlığın YÖK ile birlikte 4 yıllık bir iş sağlığı ve güvenliği bölümünün açılmamasıydı.

2000 yılında kurulan iş sağlığı ve güvenliği meslek yüksek okulları ile birlikte fakültesi açılmış olsaydı bölüm, şu an hem bilimsel hem de piyasanın da istediği şekilde A B C ne derseniz artık bir çok uzmana sahip olurdu.

Şimdiki yazacaklarıma bir çok kişi kızacak ancak eskiden bu uygulama olsaydı ne olurdu gibi düşünmenizi isteyeceğim.

Teknikerler için;
- Meslek yüksek okulundan mezun olan arkadaşlara da iş güvenliği uzmanlığı hakkı yerine iş güvenliği teknikeri yani mezun oldukları ünvanları ile mesleğe kazandırılmalıydı.

Nedenlerini sıralayacak olursak;

1. iş bulamama kaygılarını ortadan kaldırmak için ; işyeri hekimlerinin yönetmeliğinde olduğu gibi; nasıl doktorun tam zamanlı olmadığı yerde diğer sağlık personeli görevlendiriliyorsa,

iş güvenliği uzmanlarının tam zamanlı çalışmadığı yerlerde de iş güvenliği teknikerleri çalıştırılır şeklinde yapılacak düzenleme ile süre vs. halledilirdi.

Bu sayede hem saha uygulamaları daha güvenli olur hem uzman kişiler arkalarında bu işten anlayan birilerinin varlığı ile sahada olmadıklarında ne olacak korkusu yaşamazlardı. Artı işveren de iş güvenliği konusunda görevlendirme zorunluluğu ile asla iş kaygısı olmazdı bu arkadaşların.

2. İsg tekniker arkadaşlar ayrıca yüksek lisans yapma hakkına sahip olmadıkları için, onları bir yüksek ile şu anda geçebilecek çok sayıda mühendis ve teknik elemanların arkalarında kalmaktadır. Bu da kendileri açısından bir haksızlık ve adaletsizlik yaratmaktadır.

Bir başka konu ;

İş güvenliği alanında yüksek lisans yapmak;
Bu konuda da mevcut düzenlemeler sadece insanların bir an önce B sınıfına yükselmelerine yardımcı olmak üzere kurulmuştur. Ve bu konuda da özel üniversiteler birkaç yıldır insanları sömürerek iyi rant elde etmişlerdir.

Oysa yüksek lisansın amacı birey için farkındalık yaratarak, yaptığı çalışmalara bilimsellik çerçevesinde hem günümüz hem de ilerde kullanılacak nitelikli bilgi yaratmalıdır. Özünde iş sağlığı ve güvenliği yüksek lisansı bu amaca hizmet etmeli ve mutlaka ve mutlaka tezli olmalıdır.

Bu konuda bakanlığın planlamasını gözden geçirerek, iş güvenliği vizyonuna uygun, gelişme odaklı çalışmalar yapmasını umut ediyorum.

Gelelim son duruma;
Son yönetmelik değişikliği tamamen bir hayal kırıklığı. Herkesin tek derdinin prim gün sayısı olması da iş güvenliğine bakış açımızın ne olduğunu gösteriyor.

Daha önce de bir konuda bu meslek bu kadar aşağılanmamalıydı demiştim. Gerçekten iş güvenliğini ne bakanlık ne işveren ne de bizler düşünüyoruz. Tek dert A veya B olarak büyük paralar kazanma isteği ve hırsı.

Bazı arkadaşlar hemen başka mecralara çekecek yazdıklarımı ancak 2004’ten önce ve sonra uzmanlık belgesi alma şartlarından bugüne gelindiğindeki durum içler acısı. Ben 10 yıldır çalışıyorsam zaten bir sürü şey görmüşümdür mantığı ile peki 10 yıl öncesinde neden eğitime katılmadın diye sorsam ne dersiniz?

Ayrıca bir çok çalışma yapmış olabilirsiniz ancak iş güvenliği gözünden mi yoksa üretim odaklı mı çalışmalar yaptınız? Ayrıca bir iş kazasında illa ki el kol kopması yada ölüm vb. olduğunda seyirci miydiniz yoksa birebir ilgilendiniz kazayı irdelediniz mi? Ya da bir hafif yaralanmalı kazayı iş kazası olarak görüyor muydunuz?

Örnekler çoğaltılabilir, ben kimsenin A veya B olmasına karşı olan biri değilim, sadece bu işin kademe kademe olarak mesleki dolgunluk ile yürütülmesi gerektiğini düşünen biriyim.

Yeni yönetmelikte gördüğüm bir başka saçmalık ise süreler ki biraz hesap yapmamız gerekli ;

Az tehlikeli : 6 dk / kişi X 12 ay : 72 dk eder, yani 1 saat 12 dk kişi başı yıllık süremiz

Tehlikeli : 8 dk / kişi X 12 ay : 96 dk eder , 1 saat 36dk kişi başı yıllık süremiz

Çok Tehlikeli : 12 dk / kişi X 12 ay = 144 dk eder 2 saat 24 dk kişi başı yıllık süremiz

Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hk. Yönetmelikteki süreler ile de kıyaslama yapacak olursak ;

Az tehlikeli : 8 saat

Tehlikeli : 12 saat

Çok tehlikeli : 16 saat

Sadece bu örnek ile bile ne kadar saçma durumla karşı karşıya olduğumuz ortada iken çalışmalarımızı nasıl planlayacağımız, nasıl verim alacağımız tamamen bir muamma.

Öte yandan fizikçi uzman arkadaşlara bakanlığımızın CERN’den bile öle önemli bir görev verdiğini gördüm. IŞINLAMA yöntemi konusunu dünyaya kazandırmanızı bekliyorum.

Çalışma süresinden sayılmayacak yolda geçen sürelerimiz çünkü, lütfen çözüm getirin :)

Bu çalışma süresi için de yapılacak şey , bakanlığın düzenleme yapmasıdır. Gerçi 2. Düzenleme oldu dikiş tutmadı 3 olur 4 olur bu yönetmelik .

Son olarak;
Çıkan kanun ve yönetmeliklerdeki sorumluluklarımızın bilincinde olmadan, yaşanacak kaza ve ölümlerden, özellikle ihmallerimizden doğabilecek sıkıntılı süreçler bizleri beklemektedir. Hem maddi tazminat davalarının, hem hapis cezası ile karşılacak olmanın, hem de vicdanen yaşanacak belki bir ömür boyu üzerimizde taşıyacağımız yüklerin farkında olmamız gerekli.

İş güvenliğini çok para kazanmak olarak görmeyelim. A ve B bolluğunda da bu paralarda yaşanacak düşüşleri de aklınızın bir köşesine yazmanızı tavsiye ederim.

Yapılması gereken tek düzenleme;

Bu kanunun yürürlük sürelerini ( 50 ve altı tehlikeli – çok tehlikeli) minimum 2014 sonuna kadar ertelemektir. Neden 2014 sonu, kısaca ona da değineyim, 2010 2011 yıllarında C olan arkadaşlar en kötü ihtimalle 2014 sonunda B olacaktır. Ayrıca B lerin A olarak çalışma sürelerini de değiştirerek soruna çözüm getirilebilir.

Şu anki yönetmelikteki düzenlemelerde çalışan kardeşlerimize yapılan haksızlıklar ve adaletsizlikler nedeniyle dava sebebidir. Bayram sonrasında itirazların geleceğini biliniz.

Unutmadan : herkes ders çalışma ve sınava hazırlanma derdinde , madem yüksek primli arkadaşlar B veya A olma konusunda kendine güveniyor , sınav sorusu hazırlığı veya ekstra hazırlık yapmadan girin ve geçin efendim.

Hepinize iyi bayramlar..
Yazınızı büyük keyifle okudum, taaa ki mavi puntolarla yazılan yere kadar. Mavi puntolu yazılar yazınızın bütün güzelliğini alıp götürmüş. Ama maalesef yazının tamamını okumuş oldum.
 

yaşar

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
20 Şub 2012
Mesajlar
2
Tepki puanı
1
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Yazdığınız son cümleler hoş değil , sizin de sınava girme şansınız olsaydı eminim girerdiniz. Gerçekçi olunmasında fayda var C ler şuan zaten B e bakabiliyor. Size şunu sormak isterim. Çalıştığınız firmalar Az tehlikeli sınıfta mı ,yoksa sizde bakanlığın size tanıdığı haklardan mı faydalanıyorsunuz?

Yaşar Songün İG Uzm. (C)
 

Halikarnassos

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
11 Şub 2013
Mesajlar
55
Tepki puanı
39
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
2004 yılında çıkarılan iş güvenliği uzmanlarının görev yetki sorumlulukları ve eğitimleri hak. Yönetmelik ile 4857 sayılı İş Kanunu’na uygun istihdam edilecek iş güvenliği uzmanları belirlenmişti.

Neydi şartlar? Bi hatırlayalım ;

A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası:

b)Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak
en az sekiz yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sınavda başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara,

verilir

B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası;

Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş güvenliği ile ilgili olarak
en az üç yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sertifika eğitim programına katılan ve sınavda başarılı olmak kaydı ile B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası verilir.

Öncelikle 2006 yılında C sertifikası almış biri olarak şu an eskilere verilen sertifikalar diyenlere o zamanki iş güvenliği uzmanı olma şartını göstermek istedim.

A veya B olabilmek için 8 ve 3 yıl iş güvenliği ile ilgili çalışma yaptığını belgeleyen demek suretiyle uzmanlık şartı tanınmıştı. Tabi o zamanlarda bu şartları sağlayacak en büyük özel sektör çalışanları Maden Mühendisleri idi. Yaptıkları fenni nezaretçi, teknik nezaretçi ve diğer çalışmalarını kayıt altına aldıkları noter onaylı defter ile ispat edebiliyorlardı. Belki neden piyasada bu kadar çok A sınıfı uzmanın Maden Mühendisi olmalarını anlamış oluruz.

B’lerin de durumları bu şekilde idi, yani ya maden mühendisi olacak yada kurumsal bir şirkette kurullarda yada iş güvenliği ile ilgili toplantılarda imza atan arkadaşlar için verilen bir haktı.

Nitekim piyasada 2006 Mayıs ayından sonra iş güvenliği uzmanı çıkmadı.

O zamanlardaki sayılar maalesef yetersiz kaldı. Arkadan destek verecek yeni uzmanlar gelemedi, girdap çok büyüdü ve iş kanunu’nun uzmanlık ile ilgili kısımlarındaki belirsizlik müfettişlere de yansıdı. 2010 da başka bir dava ve sonunda geldik 2012 İş sağlığı ve güvenliği Kanununa.

İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Fakülte;
Bu zamana kadar yaşanılan süreçlerde yapılan en büyük hata;

Bakanlığın YÖK ile birlikte 4 yıllık bir iş sağlığı ve güvenliği bölümünün açılmamasıydı.

2000 yılında kurulan iş sağlığı ve güvenliği meslek yüksek okulları ile birlikte fakültesi açılmış olsaydı bölüm, şu an hem bilimsel hem de piyasanın da istediği şekilde A B C ne derseniz artık bir çok uzmana sahip olurdu.

Şimdiki yazacaklarıma bir çok kişi kızacak ancak eskiden bu uygulama olsaydı ne olurdu gibi düşünmenizi isteyeceğim.

Teknikerler için;
- Meslek yüksek okulundan mezun olan arkadaşlara da iş güvenliği uzmanlığı hakkı yerine iş güvenliği teknikeri yani mezun oldukları ünvanları ile mesleğe kazandırılmalıydı.

Nedenlerini sıralayacak olursak;

1. iş bulamama kaygılarını ortadan kaldırmak için ; işyeri hekimlerinin yönetmeliğinde olduğu gibi; nasıl doktorun tam zamanlı olmadığı yerde diğer sağlık personeli görevlendiriliyorsa,

iş güvenliği uzmanlarının tam zamanlı çalışmadığı yerlerde de iş güvenliği teknikerleri çalıştırılır şeklinde yapılacak düzenleme ile süre vs. halledilirdi.

Bu sayede hem saha uygulamaları daha güvenli olur hem uzman kişiler arkalarında bu işten anlayan birilerinin varlığı ile sahada olmadıklarında ne olacak korkusu yaşamazlardı. Artı işveren de iş güvenliği konusunda görevlendirme zorunluluğu ile asla iş kaygısı olmazdı bu arkadaşların.

2. İsg tekniker arkadaşlar ayrıca yüksek lisans yapma hakkına sahip olmadıkları için, onları bir yüksek ile şu anda geçebilecek çok sayıda mühendis ve teknik elemanların arkalarında kalmaktadır. Bu da kendileri açısından bir haksızlık ve adaletsizlik yaratmaktadır.

Bir başka konu ;

İş güvenliği alanında yüksek lisans yapmak;
Bu konuda da mevcut düzenlemeler sadece insanların bir an önce B sınıfına yükselmelerine yardımcı olmak üzere kurulmuştur. Ve bu konuda da özel üniversiteler birkaç yıldır insanları sömürerek iyi rant elde etmişlerdir.

Oysa yüksek lisansın amacı birey için farkındalık yaratarak, yaptığı çalışmalara bilimsellik çerçevesinde hem günümüz hem de ilerde kullanılacak nitelikli bilgi yaratmalıdır. Özünde iş sağlığı ve güvenliği yüksek lisansı bu amaca hizmet etmeli ve mutlaka ve mutlaka tezli olmalıdır.

Bu konuda bakanlığın planlamasını gözden geçirerek, iş güvenliği vizyonuna uygun, gelişme odaklı çalışmalar yapmasını umut ediyorum.

Gelelim son duruma;
Son yönetmelik değişikliği tamamen bir hayal kırıklığı. Herkesin tek derdinin prim gün sayısı olması da iş güvenliğine bakış açımızın ne olduğunu gösteriyor.

Daha önce de bir konuda bu meslek bu kadar aşağılanmamalıydı demiştim. Gerçekten iş güvenliğini ne bakanlık ne işveren ne de bizler düşünüyoruz. Tek dert A veya B olarak büyük paralar kazanma isteği ve hırsı.

Bazı arkadaşlar hemen başka mecralara çekecek yazdıklarımı ancak 2004’ten önce ve sonra uzmanlık belgesi alma şartlarından bugüne gelindiğindeki durum içler acısı. Ben 10 yıldır çalışıyorsam zaten bir sürü şey görmüşümdür mantığı ile peki 10 yıl öncesinde neden eğitime katılmadın diye sorsam ne dersiniz?

Ayrıca bir çok çalışma yapmış olabilirsiniz ancak iş güvenliği gözünden mi yoksa üretim odaklı mı çalışmalar yaptınız? Ayrıca bir iş kazasında illa ki el kol kopması yada ölüm vb. olduğunda seyirci miydiniz yoksa birebir ilgilendiniz kazayı irdelediniz mi? Ya da bir hafif yaralanmalı kazayı iş kazası olarak görüyor muydunuz?

Örnekler çoğaltılabilir, ben kimsenin A veya B olmasına karşı olan biri değilim, sadece bu işin kademe kademe olarak mesleki dolgunluk ile yürütülmesi gerektiğini düşünen biriyim.

Yeni yönetmelikte gördüğüm bir başka saçmalık ise süreler ki biraz hesap yapmamız gerekli ;

Az tehlikeli : 6 dk / kişi X 12 ay : 72 dk eder, yani 1 saat 12 dk kişi başı yıllık süremiz

Tehlikeli : 8 dk / kişi X 12 ay : 96 dk eder , 1 saat 36dk kişi başı yıllık süremiz

Çok Tehlikeli : 12 dk / kişi X 12 ay = 144 dk eder 2 saat 24 dk kişi başı yıllık süremiz

Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hk. Yönetmelikteki süreler ile de kıyaslama yapacak olursak ;

Az tehlikeli : 8 saat

Tehlikeli : 12 saat

Çok tehlikeli : 16 saat

Sadece bu örnek ile bile ne kadar saçma durumla karşı karşıya olduğumuz ortada iken çalışmalarımızı nasıl planlayacağımız, nasıl verim alacağımız tamamen bir muamma.

Öte yandan fizikçi uzman arkadaşlara bakanlığımızın CERN’den bile öle önemli bir görev verdiğini gördüm. IŞINLAMA yöntemi konusunu dünyaya kazandırmanızı bekliyorum.

Çalışma süresinden sayılmayacak yolda geçen sürelerimiz çünkü, lütfen çözüm getirin :)

Bu çalışma süresi için de yapılacak şey , bakanlığın düzenleme yapmasıdır. Gerçi 2. Düzenleme oldu dikiş tutmadı 3 olur 4 olur bu yönetmelik .

Son olarak;
Çıkan kanun ve yönetmeliklerdeki sorumluluklarımızın bilincinde olmadan, yaşanacak kaza ve ölümlerden, özellikle ihmallerimizden doğabilecek sıkıntılı süreçler bizleri beklemektedir. Hem maddi tazminat davalarının, hem hapis cezası ile karşılacak olmanın, hem de vicdanen yaşanacak belki bir ömür boyu üzerimizde taşıyacağımız yüklerin farkında olmamız gerekli.

İş güvenliğini çok para kazanmak olarak görmeyelim. A ve B bolluğunda da bu paralarda yaşanacak düşüşleri de aklınızın bir köşesine yazmanızı tavsiye ederim.

Yapılması gereken tek düzenleme;

Bu kanunun yürürlük sürelerini ( 50 ve altı tehlikeli – çok tehlikeli) minimum 2014 sonuna kadar ertelemektir. Neden 2014 sonu, kısaca ona da değineyim, 2010 2011 yıllarında C olan arkadaşlar en kötü ihtimalle 2014 sonunda B olacaktır. Ayrıca B lerin A olarak çalışma sürelerini de değiştirerek soruna çözüm getirilebilir.

Şu anki yönetmelikteki düzenlemelerde çalışan kardeşlerimize yapılan haksızlıklar ve adaletsizlikler nedeniyle dava sebebidir. Bayram sonrasında itirazların geleceğini biliniz.

Unutmadan : herkes ders çalışma ve sınava hazırlanma derdinde , madem yüksek primli arkadaşlar B veya A olma konusunda kendine güveniyor , sınav sorusu hazırlığı veya ekstra hazırlık yapmadan girin ve geçin efendim.

Hepinize iyi bayramlar..

2007'ye kadar nasıl İş Güvenliği Uzman olunduğunu da yazarsanız yazınız daha anlamlı olacak ...
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
Öte yandan fizikçi uzman arkadaşlara bakanlığımızın CERN’den bile öle önemli bir görev verdiğini gördüm. IŞINLAMA yöntemi konusunu dünyaya kazandırmanızı bekliyorum. bu ne demek açar mısın?

217 saat çalışacak bir kişinin, işyerlerine giderken yolda geçen süresi sayılmadığı takdirde ışınlanması gerekli diyerek bir ironi yapmıştım :) malum cern'de de büyük bir fizik çalışması var "tanrı parçacığı" , bu ise daha fevkalade ışınlanalım.. :)
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
2007'ye kadar nasıl İş Güvenliği Uzman olunduğunu da yazarsanız yazınız daha anlamlı olacak ...

yukarıda nasıl uzman olduğumuzu anlatmıştım yazının ilk bölümünde , ki o zaman şahsen C sınıfı için eğitim almıştım bunu soruyorsanız.
müfettişler hep sınavsız aldılar buysa asıl sorunuz..
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
Yazınızı büyük keyifle okudum, taaa ki mavi puntolarla yazılan yere kadar. Mavi puntolu yazılar yazınızın bütün güzelliğini alıp götürmüş. Ama maalesef yazının tamamını okumuş oldum.

orada yazdıklarımın gerekçeleri yazı metninde mevcut, madem ben bu işi yaparım yaptım zaten diyen birisi çalışmadan kazanabilir pekala..herkesin beğeneceğini düşünmedim zaten yazımı yazarken, bu da bir görüştür. beğenmemenize de saygı duyarım
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
Yazdığınız son cümleler hoş değil , sizin de sınava girme şansınız olsaydı eminim girerdiniz. Gerçekçi olunmasında fayda var C ler şuan zaten B e bakabiliyor. Size şunu sormak isterim. Çalıştığınız firmalar Az tehlikeli sınıfta mı ,yoksa sizde bakanlığın size tanıdığı haklardan mı faydalanıyorsunuz?

Yaşar Songün İG Uzm. (C)

emin olun tüm şartları sağlıyorum. A için de B için de, ki zaten B sınıfı olarak çalışma hayatındayım.
kendi yaşadığım süreçte benim de itiraz edeceğim hususlar vardı ama kısmet değilmiş dedim. normalde zaten benim bu yıllarda A olmam gerekirdi. ama şu an hala bu sınava girip girmeyeceğim konusunda bir karar vermiş değilim. Bakanlığın verdiği haklar derken ? A gibi çalışma ise, ben 8 yıl zaten çok tehlikeli sektörde çalıştım.
 

yaşar

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
20 Şub 2012
Mesajlar
2
Tepki puanı
1
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Herkes tüm şartları kendisinin de sağladığını düşünecektir. Ben de Kimya sektöründe tehlikeli kimyasalların bulunduğu bir fabrikada çalıştım ancak üretimde ,İSG Kurulda görev aldım ,birkaç defa yangın tecrübem oldu,iki yıldır da tehlikeli sınıfta C sınıfı İG uzm olarak çalışmaktayım yani zaten B e bakıyorum.3000 kişinin çalıştığı bir işyerinde tam zamanlıçalışıyorum ,çalışan sayısı da tehlike sınıfı kadar önemli bir parametre, böyle bir yerde çalışanlar iyi bilir. Ancak Maden konusunda bir tecrübem yok ve çalışmayı da düşünmüyorum. Madenle ilgili konulara çalışmadan mı sınava gireyim?Bunu mu demek istediniz?
 

Deniz Devrim

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
17 Şub 2013
Mesajlar
131
Tepki puanı
103
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (A)
emin olun tüm şartları sağlıyorum. A için de B için de, ki zaten B sınıfı olarak çalışma hayatındayım.
kendi yaşadığım süreçte benim de itiraz edeceğim hususlar vardı ama kısmet değilmiş dedim. normalde zaten benim bu yıllarda A olmam gerekirdi. ama şu an hala bu sınava girip girmeyeceğim konusunda bir karar vermiş değilim. Bakanlığın verdiği haklar derken ? A gibi çalışma ise, ben 8 yıl zaten çok tehlikeli sektörde çalıştım.
Neden emin değilsiniz? Madem eleştiriyorsunuz neden hala A sınavına girme ihtimalin var? Yazdıklarınızla çelişmeyecek şekilde sınava girmemeniz gerektiğini düşünüyorum :)
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
Neden emin değilsiniz? Madem eleştiriyorsunuz neden hala A sınavına girme ihtimalin var? Yazdıklarınızla çelişmeyecek şekilde sınava girmemeniz gerektiğini düşünüyorum :)

yazdıklarımda emin değilim diye bir ifade yoktu. kendimle de çelişmiyorum. bakanlığın vermiş olduğu bu piyango hakkında sınava girip girmeme konusunda karar vermedim. ancak sınava girecek olursam çalışmam emin olun :)

Herkes tüm şartları kendisinin de sağladığını düşünecektir. Ben de Kimya sektöründe tehlikeli kimyasalların bulunduğu bir fabrikada çalıştım ancak üretimde ,İSG Kurulda görev aldım ,birkaç defa yangın tecrübem oldu,iki yıldır da tehlikeli sınıfta C sınıfı İG uzm olarak çalışmaktayım yani zaten B e bakıyorum.3000 kişinin çalıştığı bir işyerinde tam zamanlıçalışıyorum ,çalışan sayısı da tehlike sınıfı kadar önemli bir parametre, böyle bir yerde çalışanlar iyi bilir. Ancak Maden konusunda bir tecrübem yok ve çalışmayı da düşünmüyorum. Madenle ilgili kon.

tüm şartlar derken kastettiğim şey şu ki ; ben kurullarda zaten sekreterdim. bu işi 2005 sonundan beri yaptım. prim gün sayılarını da sağlıyorum demek istedim. maden konusundaki sorular için mi tereddüt ediyorsunuz? kaç soru çıkacak diyelim ki 10-15 yapmazsınız. 85 alır geçersiniz madem buysa derdiniz. madenler zaten kolay bir sektör değil, ben de şahsen bu işletmelerde başarılı olacağımı düşünmüyorum. sektörel olarak çok spesifik yerlerden bahsediyorsunuz.

yaşar ve devrim bey, tüm yazdığım yazılardan sadece sınav hakkıyla alakalı kısımlara takılmış olmanız da bakış açınızın sınav üzerine kurulu olduğunu görüyorum.
bol şanslar...
 

Deniz Devrim

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
17 Şub 2013
Mesajlar
131
Tepki puanı
103
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (A)
yazdıklarımda emin değilim diye bir ifade yoktu. kendimle de çelişmiyorum. bakanlığın vermiş olduğu bu piyango hakkında sınava girip girmeme konusunda karar vermedim. ancak sınava girecek olursam çalışmam emin olun :)
Yazdıklarından emin değilsin dediğimş nerden çıkardın? Sınava girme konusunda neden emşin değilsin dedim. Yazdıklarınla çelişmemen için sınava hiç girmemen gerek. Etik bunu gerektirir :)
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
etik değerlere herkes uysun o zaman :)
bu işe yeni atılan C yada iş bulamayıp iş güvenliğine tutunan biri değilim.
etik değerlere saygı duyduğunuzu ifade ediyorsanız, sistemin bu şekilde A ve B çıkarmasının etik olmadığı konusunda da hemfikiriz demektir.
o zaman daha net olarak siz de bu duruma itiraz edersiniz, ya da böyle bakarsınız olaya.
 

Deniz Devrim

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
17 Şub 2013
Mesajlar
131
Tepki puanı
103
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (A)
Verilen hakkımı elbette kullanacağım. Herkes de kullansın. Ben düşüncelerim doğrultusunda hareket ediyorum. Ama senin yazdıklarınla yaptıkların uyuşmuyor, etik burda devreye giriyor.
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
beleşçiliği hak olarak görüyorsanız size daha yanıt vermeye gerek görmüyorum. demek ki etik anlayışınız bu kapsamda.
yaptığım herhangi birşey de yok ayrıca. ikilem yapmıyorum.
size iyi ders çalışmalar arkadaşım, sınav için ders çalış, bol soru çöz
 

Deniz Devrim

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
17 Şub 2013
Mesajlar
131
Tepki puanı
103
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (A)
En başında demiştim; maalesef yazınızı okumuş bulundum. Boşu boşuna okumuş olmamak için cevap yazdım. Yorum yazmanın bile gereksiz olduğu bir yazıya yorum yaparak hata yaptığımın farkındayım. Bundan sonrası için istediğinizi yazın artık size cevap yok.
 

Brolin

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
31 May 2013
Mesajlar
51
Tepki puanı
42
Meslek
Uzman (B)
maalesef bende aynı sizin durumunuzdayım. o kadar yazıdan tek noktaya takılan bir insanla neden bu kadar vakit harcadım bende bilmiyorum.
iyi çalışmalar size :)
 

Ercan Mattaoğulları

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
18 Ocak 2013
Mesajlar
190
Tepki puanı
283
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
yazdıklarımda emin değilim diye bir ifade yoktu. kendimle de çelişmiyorum. bakanlığın vermiş olduğu bu piyango hakkında sınava girip girmeme konusunda karar vermedim. ancak sınava girecek olursam çalışmam emin olun :)
Ben yaklaşık 18 yıldır sağlık sektörünün içindeyim.Aynı zamanda Sağlık memuru/sağlık eğitimcisi/ziraat mühendisiyim bana sorsanız yem fabrikası gübre fabrikası yada kanalizasyon işlerinde bu işi yaparmısınız diye kesinlikle yapmam lakin hastane ve diğer sağlık kurum kuruluşlarında bu işi yaparım...işin içinde olan biri olarak bu işi yaparım...
 
Üst
!!! Reklam Engelleyici Tespit Edildi !!!

Reklam Engelleyici Kulladığınız Tespit Edildi !

Sitemiz geçimini reklam gelirlerinden kazanmaktadır. Bundan dolayı Ad Block gibi reklam engelleyicilerin kullanılmasına izin verilmemektedir. Anlayış göstererek bu site için reklam engelleyicinizi devredışı bıraktığınız için şimdiden teşekkür ederiz.

Devredışı bıraktım, siteyi gezmeye devam edebilirim.