Selam,
Bu konuyu özellikle takip ediyorum. Neden ? Sanırım bir arkadaşımız beni çok biliyor, etkin yetkin biri olduğumu düşünerek bana bir mesaj atmış.
Mesajı aynen şöyle "KKD olarak ayakkabı aldıramıyorum. İSG kurul toplantısında bile gündeme getirdim, patron "orada onun ayağına bir şey düşmez" diye cevap verdi. Sanırım İSG olayını benden daha iyi biliyor (Bunu yazan arkadaş A sınıfı ve Yüksek Lisans mezunu). Sonrasında çalışanlar koruyucu ayakkabı lazım diye patrona bizzat sorduklarında, patron bana dönüp " yaw hani ayakkabı aldıracaktık?" diye soruyor. İki arada bir dere kaldım. Ne yapayım?"
İşte bu nedenle Türkiye İSG - Patron şartlarında bu konuda neler yapılabilinir diye bilgi almak için takip ediyorum.
Lafa gelince patronundan İK'sına kadar hepsi bir "iş güvenliği kültürü" diye tutturmuş gidiyor. Laf ola, beri gele.
Sondan başa geleyim :
1) Yaralanmalı veya uzuv kayıplı bir iş kazası sonrasında bu tip tutanaklar, senetler vs. hiç bir şey mahkemede geçerli olmuyor. Mahkemenin söylediği "sizler yöneticisiniz, sizin birinci göreviniz takip ve kontrol"
2) Ayak yaralanması veya uzuv kayıplı sonrasında çalışanın maddi ve manevi tazminat hakkı doğuyor. Mahkemeye bu belgeleri savunma olarak sunduğunuzda, mahkeme aynen çalışanı destekliyor, çünkü
mağdur. Tazminat oran değerlendirmesinde bu belgeleri, bilirkişi raporu ile birlikte göz önüne alabiliyor! Tamamen vicdani kanaat.
3) Patrondan ziyade çalışanlar ile ilgilenen genel müdür yardımcısı seviyesinde kişiler var. Bu kişileri ikna etmek önemli. Ne derece ikna edilebilindiğini herkes biliyor. Çünkü hepsi üretim odaklı olduğundan dolayı, ve özellikle çalışan kalifiye eleman ise, elemanı üzmeme kaybetmeme vb. sebeplerden dolayı iş güvenliği uygulamaları konusunda "görüntüde olsun" "uygulamada çok sıkmayalım" düşüncesinde olunabiliniyor.
4) Çalışanın yaşam hakkını, sağlam ve sağlıklı olma hakkını koruyan en üstte Anayasa var. Sonrasında İş Kanunu var. Sonrasında da bizim meşhur İSG kanunu var. İlgili yönetmelikler var. Var, evet ama uygulamaya gelindiğinde yaşanan sıkıntıların giderilmesinde malesef! iş yeri gereken adımları atmaktan imtina ediyor. Oysa, -benim bir hocamın söylediği gibi- 1.000 Tl. lik bir iş güvenliği yatırımı, doğru hesaplandığında patronu 1.000.000Tl.lik bir zarardan (Üretim kaybı, Adam/Saat Kaybı, Tazminatlar vb.) korur.
5) Çalışanların imzaladığı iş sözleşmeleri malesef "öncesi nasılsa öyle yapalım" mantığı ile hep TİP SÖZLEŞME halinde kullanılıyor. Ben şahsen kendim bir iki iş yerinin sözleşmesine bakmıştım (Türkiye'de iken), iş güvenliği ile ilgili hiç bir madde yok. Sordum, söylenen "İş Kanununda bağlayıcı maddeler var, o yüzden bir de iş güvenliğini yazmadık". Bilemiyorum ne diyeceğim.
6) KKD teslim tutanağı düzenlemek her zaman iyidir. Bizim milletimiz kağıttan, kağıda imza atmaktan ürker, korkar, çekinir. Çünkü bir bağlayıcılığı olduğunu bilir. Teslim tutanağında ayakkabıyı almayan için "ayakkabı almaktan imtina etmiştir" diye not düşülüp, imzalayın. Ancak sadece uzman değil, iş yeri hekimi de imzalasın.
7) Ayakkabı kullanımı zaman zaman çalışanlarda rahatsızlık yaratabiliyor. Burada empati kurmak lazım. Arayı bulmak lazım. Arabulucu da malesef iş güvenliği uzmanı arkadaşlar. Çalışan temsilcisi var ise, onu da işin içine sokun. Mesela küçük bir anket düzenleyin, nedeni bulmak için. Bir iş yerinde koruyucu ayakkabı gerekiyor ise, şu ya da bu KEYFİ sebeple giyilmemesi diye bir kavram olamaz. Dolayısı ile olay keyfi mi yoksa gerçekten ayakkabıların -satınalma mantığı sebebi ile- kalitesiz ve konforsuz olması mı? bunu bir araştırmak gerekir, diye düşünüyorum.
8) Eğitimler esnasında koruyucu ayakkabı olayına hem uzman arkadaş hem -ben daha görmedim- iş yeri hekimi çalışanları bilgilendirmeye yönelik örneklerle yaklaşmasında fayda var. Mesela, kayma-takılma-düşme = En büyük sebebi ayakkabıdır. Mesela taban, alt bacak ağrılarının en büyük sebebi ayakkabıdır. Özellikle ayakta durularak yapılan işlerde, çalışan çoğu kez hareketsiz olmasına rağmen, VARİS denilen olayın meydana gelmesinde yine ayakkabı sebebi vardır.
Sonuç olarak, bu konuyu ben de halen takip ediyorum
