Sevgili
@semih yardım , yüzde yüz seninle aynı fikirdeyim. İş Güvenliği Uzmanlığı olsun, İşyeri Hekimliği olsun aslında tek başlarına ayrı birer meslek dalı aslında. Maalesef ki belirli branşta akademik unvan almış kişilere, bonus olarak verilmiş bir meslek olma özelliği kazanmış durumdadır. 4 sene okul okuyup meslek dalını belirleyenlere ve hedefini çizenlere, hediye edildiğini izledik geçmişte... Üstelik Yüksek lisans yapanlara, Doktora yapanlara da kaymaklı bonus olarak sunuldu. Neden yapıldı ki diye soranları duyuyor gibiyim. Cevap çok basit, Bu ihtiyaçtı yapılmak zorunda kalındı. Lakin artık bu iş bir bilim dalı haline geldi. Akademik olarak unvan verilmesi aşamasına geçilmelidir. Artık ihtiyaç kalmadı. Mevcutların ise kazanılmış hak kapsamında mağdur edilmemesi de gerekir.
Artık kişi, lise sonrasında İş Güvenliği Uzmanı olacağım diyorsa, olması zamanı çoktan geldi. YKS ile seçecek branşını 2 yıl veya 4 yıl okuyacak okulunu sonra göğsünü gere gere İş Güvenliği Mesleğini gururla icra edecek. Mimarlara, Mühendislere, Teknik öğretmenlere bu unvanın bonus olarak verilmesi uygulaması miadını doldurmuştur. Tıpkı geçmişte uygulanmış olan, iki yıllık herhangi bir okuldan mezun olup, Öğretmenlik ve hatta Müdürlük yapan yüksekokul mezunlarında olduğu gibi...Çokta uzak olmayacak yakın gelecekte ben Bakanlığın bu konuda bir çalışma yapacağını düşünüyorum. Ve tüm cevapsız kalan yada cevabının mantalite doğrultusunda alınacağını görür gibiyim.
İşyeri hekimleri için durum daha da vahim. Mevcutta emekli olmuş tüm hekimler, bu işe ek gelir kapısı olarak bakmaya başladı ne yazık ki. Fabrikalar, 70, 75, 80 yaşında kıdemli!. İşyeri Hekimleri ile dolmaya başladı maalesef. Bu unvanın da detaya girmeyeceğim, tıpkı Aile Hekimlerinde olduğu şekli ile uygulanması gerçekleştirilmelidir. Yani işyerlerine katkı sağlayacak hale dönüşüm gerçekleşmelidir. İstisnalar olsa da İşyeri Hekimi odasında sekiz saat hareketsiz!. kalmamalıdır.
Çok uzak olmayan yakın gelecekte, akademik kadroların
(İş Güvenliği Uzmanı yetiştiren) oturması ile sorunların çözüleceği su götürmez bir gerçektir. Elbette ki akademik kadronun kalitesi de önemli. Bu aşamada, arkadaşımın bir anısını paylaşayım. Bir üniversitede 180 saatlik, İş Güvenliği Uzmanlığı kursu düzenleyen bir yerde, kursiyer hocaya sorar
''Hocam Paraşüt tipi emniyet kemeri ne demektir'', Hoca cevap verir
''Yüksekte çalışma yaparken, personel düşerse paraşüt gibi açılarak koruma sağlayan teçhizattır''. Yorum yapamadım bile. Yani Üniversitelerinde hem nicelik hem de nitelik olarak bu olaya daha gerçekçi yaklaşarak çözümcü ve bilimsel realitelerle hareket etmesi gerekir.
Saygılar...
[/QUOTE